Amalgam dolgular sağlığınızı bozabilir

Amalgam dolguların sağlığı tehdit ettiği kanıtlanmış bir gerçektir. Bu, diş hekimlerinin değil, toksikoloji uzmanlarının cevaplaması gereken bir konudur

 

Geçen haftalarda bir profesör meslektaşım amalgam dolgularla ilgili şu cümleyi kurdu: "Pek çok kişi çok şey konuşuyor ama sonuçta bu bölümün hocası olarak söylüyorum; sizin 32 dişinizde de amalgam olsa vereceği zarar 20 yıl boyunca Karadeniz hamsisinden aldığınız cıva miktarı kadardır." Ben diş hekimi olarak bu cümleye kesinlikle katılmıyorum. Yıllardır gazete yazılarımda ve kendim hazırlayıp sunduğum 'İlker Erdoğan'la Gülümse Türkiye' programımda, konunun esas uzmanlarını da davet ederek onlarca defa bu konuyu tartıştım. Bu konunun gündem yaratmak için bazı meslektaşlarımız tarafındanda sık sık gündeme getirilmesinden rahatsızım. Amalgam dolgu tartışması aslında biyokimyacıların ve toksikoloji uzmanlarının cevaplaması gereken bir konudur. Bugün, amalgam dolgularla ilgili yapılan bu yorumun cevabına açıklık getirmek için biyokimya profesörü Azmi Telefoncu hocamın yazısını aynen yayınlıyorum: 

 

CIVA TOK SİTESİNİ KAYBETMEZ

"Kırıkkale Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi'nden Prof. Dr. Çoruh Türksel Dülgergil'in, Anadolu Ajansı'na verdiği beyanatta 'Amalgam diş dolgularının önemli risk taşımadığını' vurguladığını büyük bir şaşkınlık ve üzüntü ile öğrenmiş bulunuyorum. Cıvanın hem metalik, hem de inorganik veya organik bileşik formunda çok zehirli olduğunu bilmediğinize hiç ihtimal vermiyorum. Amalgam dolguda yaklaşık yüzde 50-54 oranında metalik cıva bulunur ve amalgam dolgu bir bileşik değil alaşımdır. Yani çeşitli metallerin karışımıdır. Cıva, normal koşullarda oda sıcaklığında sıvı olan tek metaldir ve diş dolgusu olarak kullanılabilmesi için diğer bazı metaller ile alaşım formuna dönüştürülmesi ve katı form alarak fiziksel özelliklerinin dolgu malzemesine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Amalgamın içerdiği cıva, kimyasal bakımdan metalik cıva özelliklerinden ve toksitesinden hiçbir şey kaybetmez. Amalgamdaki cıvanın gerek metalik ve organik cıva bileşikleri formunda solunum yolu ile gerekse ağız florasındaki bakteriyel faaliyetler ve alaşımdaki diğer metaller ile gastrointestinal yoldan 24 saat vücuda yüklendiği bir gerçektir. Vücutta biriken cıvanın amalgam dolgu, gıdalar ve çevresel etkiler ile ilave bir yükleme gerçekleşmese bile yarılanma ömrü 18 yıldır. 

 

HERKES HER GÜN HAMSİ YEMİYOR 

Sayın Dülgergil, Hipokrat yemini etmiş bir kişi olarak, amalgam dolgunun zararsızlığını savunma gayreti içine girmiş olmanızı çok yadırgadığımı üzülerek bildirmek isterim. Ayrıca ifadeniz hangi literatür bilgisine dayanıyor? Herkesin her gün hamsi yediğini kabullenmek nasıl bir mantık ürünüdür? Amalgam dolgudan kaçınmak gerekir; bu hiç tartışma götürmez bir gerçektir. Daha önceden amalgam dolgu yaptırmış olan kişilerin bu dolgularını söktürürken diş hekiminin gerek bireysel, gerekse klinik altyapı donanımı açısından pek çok önlem alması zorunludur. Aksi takdirde amalgam dolgu sökümü sırasında vücuda kısa sürede çok yüksek dozda cıva yüklenmesi gerçekleşir." 

 

CIVAYA MARUZ KALMAK KISIRLIĞA YOL AÇIYOR

Amalgam dolgular konusuna herkesten fazla kafa yoran ve araştırma yapan, konuyu toksikolog ve biyokimyacılarla gündemde tutan doktor Suat Arusan'ın görüşlerini bildiriyorum: "Son 50 yıldır dünyada adından sıkça söz edilen, üzerine yüzlerce bilimsel çalışmanın yapıldığı; İsveç, Norveç, Finlandiya, İtalya, Danimarka, Estonya, Almanya, Rusya, Azerbaycan, Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi birçok Avrupa ve Asya ülkesinde ya tamamen yasaklanmış ya da kullanımı ciddi oranda kısıtlanmış bir malzeme olan amalgam diş dolguları ne yazık ki Türkiye'de hâlâ kontrolsüz biçimde, yüzde 75 gibi oranlarda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Toplum sağlığını önemli ölçüde tehdit eden bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. 

 

BEYNİ ETKİLER 

Yapılmış bilimsel çalışmalarda; cıvanın en fazla ve birinci derecede beyin dokusuna çöktüğü tespit edilmiştir. Beynin özellikle uyku hormonunun üretildiği Epifiz bölgesi ile vücudun tüm hormonal sisteminin 'komuta kontrol merkezi' olan hipofiz alanlarına çöken cıva, hızlı biçimde buradaki faaliyetleri bozar ve kişinin uyku kalitesini düşürür. Ayrıca stres hormonlarının artışına neden olur. Yine hipofiz fonksiyonlarının bozulması nedeniyle 'sebebi anlaşılamayan' adet bozuklukları, hormonal sorunlar ve infertilite (kısırlık) gibi problemlerle yıllarca tedavi edilmeye çalışılmış defalarca tüp bebek tedavisi görmek zorunda kalmış insanlarda ileri bir incelemede, altta yatan faktörün çoğunlukla kronik cıva zehirlenmesi olduğunu üzülerek görmekteyiz. Beyin ve bağlantılı sinir dokuları dışında cıva en fazla kemik iliğine çökmektedir. Cıva maruziyeti altında üretilen bağışıklık sistemi hücreleri ortaya konabilmiş bir dizi reaksiyon sonucu gereksiz yere aktive olur ve antikor üretmeye başlar. Bunun doğal sonucu ise şanslıysanız alerjik hastalıklar, şanssızsanız otoimmun hastalıklar demektir. Otoimmun hastalıklar; bağışıklık sisteminin dost-düşman ayrımı özelliğini kaybetmesi sonucu vücudun başka organlarına ait masum hücrelere saldırdığı ve buralarda doku hasarı ve fonksiyon kaybına neden olduğu hastalıklara verilen ortak bir isimdir. Bu grupta tanımlanmış yaklaşık 100 kadar hastalık bulunmaktadır ve şu an tıbbın en kronik, en inatçı, en içinden çıkılmaz hastalıklarını oluşturmaktadır. Otoimmun hastalıklar çoğunlukla ya hiç tedavi edilemez ya da ömür boyu ağır ilaçlarla baskılama tedavilerini gerektirir. 

 

AĞIR METAL KEMİK İLİĞİNİ BOZAR 

Şu anda genelgeçer tıbbi uygulamalar bağışıklık sisteminin bu şekilde davranmasının sebepleri üzerine gitmek ve bu sebepleri düzeltmek şeklinde değil, bağışıklık sistemini ömür boyu baskı altına almak üzerine odaklanmıştır. Ancak olaya geniş bir perspektiften bakıldığında bu tür sorunların temelinde kemik iliğine özel bir ilgi duymasından dolayı başını ağır metallerin çektiği bir grup toksik maddeye çok düşük dozlarda ama uzun süreler maruz kalmak gibi toksikolojik sebeplerin yattığı görülmektedir. 

 

ÜREME SORUNLARI YARATIR 

1987'de yayınlanan bir başka çalışmada ise 81 kadın diş hekiminde, saçtaki toplam civa miktarı ile geçmişlerindeki düşük, ölü doğum gibi üreme bozuklukları arasında, kontrol grubuna göre anlamlı derecede farklılık belirlenmiş ve diş hekimlerinde cıvaya maruziyet ile üreme bozuklukları arasındaki ilişki ispatlanmıştır. Zaten amalgam dolgu kutularının üzerindeki uyarı etiketlerinde 'sakat doğumlara ve benzer üreme sistemi bozukluklarına neden olabileceği' açıkça belirtilmektedir."


28/02/2016