Geçmeyen ağız içi yaralarda kanser tehlikesi!

Yılda en az bir kez ağız içi kanser taramanızı yaptırın. Ayrıca ağzınızda bulunan kırmızı ya da beyaz yaralar iki hafta içerisinde kendiliğinden geçmezse; diş hekiminiz tarafından mutlaka değerlendirilmeli ve kesin teşhis için biyopsi alınmalıdır

 

Bu hafta kanser ve diş sağlığı ile ilgili sizlerden gelen ve sıklıkla sorulan soruları yanıtlayacağım... 

 

 Kemoterapi ve radyoterapi gibi kanser tedavilerinin ağız içerisinde ne gibi yan etkileri vardır? 

Bu tarz tedavilerin özellikle baş ve boyun bölgesine uygulanması çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Keza bu tedavi sadece kanser hücrelerine değil, sağlıklı hücrelerinize de (ağız içi dokuları da dahil) zarar verebilir. Her iki tedavi biçiminde görülen yan etkiler şöyledir: Ağrılı ağız ve diş eti, ülserasyonlar (yaralar), dilinizde yanma hissi, yaygın çürükler, kuru ağız, tat almada değişiklikler, yemekte, konuşmakta ve yutkunmada zorlanma... Ayrıca bazı kişlerde tedaviye ara vermeye yol açacak enfeksiyonlar da gelişebilir. Kanser teşhisi konulan birine verebileceğiniz en iyi tavsiye, tedaviye başlamadan en azından iki hafta önce diş hekimine görünmesidir. Diş hekimi gereken röntgenleri alacak ve sonra problem yaratabilecek tüm enfeksiyon ve çürükleri belirleyecektir. Kuru ağızdan şikayetçi kişilerde en sık görülen problem, tükürük akışındaki azalmaya bağlı olarak oluşan çürüklerdir. Bu durumda florlu ağız suları, bu problemin giderilmesinde faydalı olacaktır. Hatta florlu jel de önerilebilir. Kuru ağzın yan etkilerini azaltmak için şekerli yiyeceklerden uzak durmak, buz çiğnemek, sık sık ağzı çalkalamak, şekersiz sakız çiğnemek de tükrük salgısını artıracağından faydalı olacaktır. Çoğu zaman kanser tedavisinin sonucu olarak kişilerde çene tutulabilir ve hasta ağzını çok fazla açamaz. Bunu engellemek için günde üç kez egzersiz yapılmalıdır. Ağzı, ağrıya neden olmayak kadar çok açıp kapatarak bu hareketi 20 kez tekrarlamak yeterli olacaktır. Egzersizi yapmadan önce sıcak, nemli bir havluyla bu bölgeyi ısıtmak ya da işlemi sıcak bir duş esnasında tekrarlamak en iyi sonucu verecektir. Diğer etkili bir öneri de dişleri, diş etlerini ve dili ılık suda nemlendirilmiş yumuşak bir fırçayla nazikçe fırçalamaktır. Diş ipini her gün kullanın, kanayan bölgeleri temiz tutmaya özen gösterin. Kürdan, tütün ürünleri ve alkol kullanmaktan kaçının. Ağzınızı irrite edebilecek sert, çıtır ve baharatlı yiyecekler tüketmeyin. Alkol içeren gargara kullanmayın. Onun yerine karbonat ve tuzu suyla karıştırıp gargara yapın. Mutlaka doktorunuzla diş hekiminizi görüştürün. 

 

 Kimler ağız kanseri riski taşır? 

Birçok insan, her bir saatte bir kişinin ağız kanserinden öldüğünü duyduğunda şaşırmaktadır. Bu kanser tipi; boyun, beyin, yumurtalık ve deri kanserinden çok daha ölümcüldür. Son çalışmalarda; birçok kanser türünde ölüm oranının düşmesine rağmen ağız kanserlerinde bu oranın arttığı görülmektedir. Kansere dönüşmesi muhtemel lezyonların ya da ağız kanserinin erken dönemde yakalanması durumunda tedavi çok daha kolaydır; yayılımı engellenebilir ve başarı oranı yüzde 82'den daha fazladır. Teknolojinin de getirdiği yeniliklerle erken teşhis ve muayenenin yanı sıra, ağız içi tarama cihazlarının kullanımı da başarı oranını yükseltmiştir. 

 

yumuşak dok ular kontrol edilmeli 

 

 Ağız kanserlerinin belirtileri nelerdir? 

Kanser şüphesi olan ya da kansere dönüşmesi muhtemel olan iki tip lezyon vardır: Beyaz lezyonlar (lökopilakiler) ve kırmızı lezyonlar (eritroplakiler). Kırmızı lezyonlar çok daha az görülürler fakat kansere dönüşme riskleri çok daha fazladır. Eğer kırmızı ya da beyaz lezyon iki hafta içerisinde kendiliğinden geçmezse; yeniden değerlendirilmeli ve kesin teşhis için biyopsi alınmalıdır. Ağız kanserlerinin diğer belirtileri: - Çiğneme ya da yutkunmada zorluk - Dilde uyuşukluk - Ses kısıklığı - Kulakta ağrı - Dil ya da çene hareketlerinde zorluk - Ağız içi yumuşak dokularda yumru şeklinde çıkıntılar ya da incelmedir. Eğer bu belirtilerden herhangi biri iki haftadan daha uzun sürerse, muayene ve gerekli laboratuvar testleri mutlaka yapılmalıdır. 

 

 Ağız kanserinin tespiti için ne yapılmalıdır? 

Ağız kanserlerinde erken teşhis çok önemlidir. Ağız kanserleri çok çabuk yayılmakta, görülen vakaların yalnızca yarısı teşhisten sonra beş yıl yaşayabilmektedir. Diş hekiminiz ağız içi kanser taramasını her yıl en az bir kez yapmalıdır. Tarama tüm yüzü, dudakları, başı ve boynu, dudakların iç kısmını, diş etlerini, yanakların içini, ağız tabanını, dilin yüzeylerini ve damağı içermelidir. 

 

BEBEĞE ZARAR VERMEDEN TEDAVİ MÜMKÜN

 

 Diş tedavisi görecek hamile bir hastaya ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz? 

Hamilelik boyunca diş tedavisindeki ilk amaç, gereken tedavileri anneye veya gelişen bebeğe yan etki oluşturmadan gerçekleştirmektir. Geniş ya da riskli işlemler olabildiğince ertelenmelidir. Ancak gereken tedaviyi yapmamak mantıksız olur ve normalde tedavi esnasında oluşabilecek olumsuz yan etkilerden daha tehlikeli hale gelebilir. Eğer sinire yakın bir yerde çürük varsa ve bu çürük enfeksiyona yol açarak bebeğinize zarar verebilecek durumdaysa, bu sorunu zaman kaybetmeden çözmek mantıklı olacaktır. Hamilelere; iltihap, kanama ve diş etlerinin şişmesiyle kendini belli eden hamilelik gingivitisi (diş eti iltihabı) riskine karşı hamilelik dönemi içerisinde en azından bir kere diş temizliği yaptırmaları önerilmektedir. Hamileliğin üçüncü ayı içerisinde flor desteği önerilmektedir çünkü bu dönemde bebeğin dişleri oluşmaya başlar. Acil bir durumda gerekmediği sürece röntgen işleminden uzak durulması önerilir. Eğer röntgen alınacaksa karın bölgesini, giyilen bir kurşun yelekle korumak gerekmektedir. Ayrıca diş hekiminin, tedaviler esnasında epinefrin içeren uyuşturucu iğneler ve bebeğin plesenta bariyerinden geçebilen ilaçlar kullanmaması gerekmektedir. 

 

TÜTÜN VE ALKOL AĞIZ KANSERİNİN BİRİNCİ SEBEBİ

 

 Ağız kanseri görülme riskini artıran faktörler şunlardır:

- Tütün ve alkol kullanımı (Sigara içenler içmeyenlere göre altı kat daha fazla risk taşımaktadır) - Uzun süre güneşe maruz kalmak (özellikle dudak kanserinde) - Yaş (Ağız kanser riski yaşla beraber artar) - Cinsiyet (Erkeklerde görülme riski kadınlara göre iki kat daha fazladır) - Irk ( Siyahi ırkın kansere yakalanma riski beyaz ırka göre iki kattır) 

 

 Ağız kanseri riskini nasıl azaltabiliriz? 

Birçok ağız kanser vakası, önlenebilir türdendir. Bu kanserlerden yüzde 75'i tütün ve alkol kullanımı ile ilişkilidir. Eğer bu ikisini kullanıyorsanız, kansere yakalanma riskiniz çok daha yüksektir. Riski azaltmak için tütün kullanımından uzak durmalı, aldığınız alkol miktarını azaltmalı, dudaklarınızı korumak için güneş koruyuculu nemlendirici kullanmalı ve bol sebzemeyve tüketmelisiniz. 


23/08/2015