Diş tedavisinden korkanların dikkatine

Bazı insanlar diş ağrısı çekilmez hale gelene kadar diş hekimine gitmez. Halbuki diş hekimi fobisine karşı verilen rahatlatıcı ilaçlarla bu korku tarihe karışıyor

Bu hafta diş hekimlerinden korkan okuyucularımın sorularını yanıtladım...

 Bazı insanlar diş hekiminden neden korkuyor?

 İnsan korkuyla doğmaz. Korku ve sinir; toplumsal, kişisel deneyimler ve medya etkisiyle (filmler, televizyon, haberler) gelişir. Haber ve magazin haberleri, ayrıca karikatürler; kişileri yanlış bilgilendirebilir ve kişinin sinir düzeyini arttırabilir. Doğru diş hekimi anlayış, sabır, nezaket ve kibar bir dokunuşla gergin, korkan bir hastayı korkusuz ve sadık bir hastaya çevirebilir. Yanlış bir hekim de olumsuz uyaranlarla hastanın korkularını tetikleyebilir. Korku, kişinin kendi algı durumundan gelmektedir yani kişinin kendi geçmiş deneyimlerinin bugüne yansımasından kaynaklanmaktadır. Genel popülasyonun büyük bir kısmı diş tedavisini korkuları nedeniyle kabul etmemektedir. En çok korkutan şeylerin ise döner alet sesi ve iğne olduğu bilinmektedir. Çoğu, koltuğa oturduğunda çok korkuyor olabilir fakat diş hekimi dişi uyuşturunca rahatlayıp uyumaya bile başlayabilir. İğnenin çok da ağrılı bir şey olmadığını öğreneceklerdir. Eğer hasta her şeyden çok iğnenin oluşturacağı ağrıya odaklanırsa, olayı olduğundan daha çok gözünde büyütebilir ve olayı olduğundan daha tatsız bir hale getirebilir.

 

BİLMEMEK KORKU YARATIYOR

 

 Korku, fobi ve anksiyete arasındaki fark nedir?

 Korku, bir kişinin mevcut bir tehdit ya da olaya karşı verdiği tepkidir. Anksiyete ise korkuya yakın bir duygusal durumdur; fakat korkunun, kaynağı sınırları belirsiz, tanımlanamayan ve hemen oluşmayan halidir. Fobi, aşırı ya da gerçek tehlike seviyesinin oranına göre anlamsız, yoğun korkunun farklı, özel bir şeklidir.

 Bir kişi diş hekimliği korkusunu nasıl yenebilir?

 Birçok çalışma, en kritik faktörün hastanın inançları ve potansiyel tehlikeye karşı oluşturduğu kontrol olduğunu göstermiştir. Ancak hekim, sözler ve hareketler aracılığıyla hastayı ikna edebilirse işlemi istediği zaman daha az ağrı ve korkulu hale getirebilir. Eğer hasta, tedavinin etkisiz olduğunu hissederse kontrolsüz ve yardım alamamış hissederek korkusunu tetikleyebilir. Bazı endişeli hastalar neyin yapıldığını, neyi bekleyeceğini bilmeye ihtiyaç duyar. Bilgi eksikliği korku yaratır. Korku içindeki bir hasta, diş hekimine güven duygusu geliştirerek sadık ve kendini adamış bir hastaya dönüşebilir.

 Bir kişi diş hekimi koltuğundayken korkusu ve anksiyetesiyle nasıl baş edebilir?

 Baş etme yeteneği; rahatlama ve nefes almayı öğrenme yeteneğini, faydalı dikkat dağıtma tekniklerini ve kontrolü ele alma üzerine sorular sormayı içermektedir. Bazen mumlar, şelaleler, rahatlatıcı müzikler, TV, filmler vb. şeyler hastayı daha fazla rahatlatabilir. Ayrıca nitröz oksit (gülme gazı), ilaçlar (valium, ambien, xanax vs.), damar yollarından verilen sedasyon ilaçları ve güçlü uyuşturucu merhem sonrası yapılan ağrısız enjeksiyon ise diğer korku ve anksiyete kontrol yollarıdır. Tabii ki hekimin ve hastanın birbirini anlaması ve rahatlatması, korku ve anksiyete kontrolünde en önemli faktördür.

 Diş tedavisinden uzak durmanın ne gibi sonuçları olacaktır?

 Eğer tedavi edilmezse çok küçük bir çürük bile çok ciddi hale gelebilir. Bazı insanlar ağrıları dayanılmaz hale gelene kadar diş hekimine gitmekten uzak dururlar çünkü tedavi esnasından duyacakları ağrıdan çok korkarlar. Bu ağrı korkusu, kişinin diş problemi şiddetli hale gelene kadar diş hekiminden uzak durmasına neden olur, çoğu zaman diş hekimine acil olarak gitmek zorunda kalırlar. Bu noktada basit bir çürük büyüyerek kanal tedavisine kadar giden ciddi işlemlere dönüşecektir. Ayrıca rutin diş kontrolleri ve diş eti tedavilerinden kaçınan kişiler çok şiddetli diş eti hastalıklarına kadar giden sorunlarla karşılaşabilirler, bu da diş eti çekilmesine, kemik kaybına, dişlerin hareketine, hatta dişlerin kaybına yol açabilir. Şişlik ve enfeksiyon, göz ardı edilen bu küçük çürüklerin ve ufak diş eti sorunlarının sonucu olabilir. Ucuz ve basit işlemler, büyük ve masraflı uygulamalara dönüşecek, daha sağlıklı ve iyi fonksiyona tekrar kavuşmak için tüm ağzın yeniden yapılması gerekecektir.

 

DİŞ ETİ TEDAVİSİNDE LAZER UYGULAMALARI

 

 Kanal tedavisi Tedavi sırasında kök kanallarının lazer ile sterilizasyonu sağlandığında, tedavi başarısının arttığı gözlemlenmiştir.

 Aft-uçuk tedavileri Lazerle yapılan müdahale sonrası aft ve uçuklarda iyileşme tek seansta, yedi gün sonraki aşamaya ulaşmış olur.

 Gingivektomi–gingivoplasti Estetik gülüş dizaynında, tüm estetik çalışmalarda, ortodonti sonrasında; hem sağlık bakımından hem de estetik olarak diş etinin hazırlanmasıdır. İşlem lazer ile yapıldığında, tek seansta çoğu zaman anestezisiz, kanama olmadan bitirilir. Herhangi bir iyileşme süresi beklemeye gerek kalmadan diğer tedavilere geçilebilir.

 Lazer ile biostimulasyon Hangi dokuya verilirse verilsin lazer enerjisiyle hücre bölünmesi hızlanmakta ve iyileşme süreci yarı yarıya kısalmaktadır.

 

LAZERLE PEELING GİBİ SOYULUR

 Depigmentasyon Diş eti üstünde çeşitli etkenler veya genetik sebeplerle oluşan, pigment yoğunlaşmasına bağlı renklenmeler, lazerle çoğu zaman anestezisiz olarak peeling yapılır gibi soyulur. Hasta rutin yaşamında hiçbir değişikliğe gerek kalmadan, pembe dişetlerine kavuşur.

 Çürük temizlenmesi Diş minesi, dentin veya sement üzerinde oluşan tüm çürükler çoğu zaman anesteziye gerek kalmadan temizlenir.

 Küretaj Diş taşlarının diş eti altında meydana getirdiği iltihabın lazer ile temizlenmesidir. Çoğu zaman anestezisiz uygulanır ve dokudaki harabiyet çok daha hızlı iyileşir.

 

AĞIZ VE DİŞ HASTALIKLARI TEDAVİSİNDE LAZER

 

60'lı yıllardan bugüne tıp uygulamalarında kullanılan lazer teknolojisi, diş hekimliğinde de diş beyazlatmanın yanı sıra hem diş eti, hem de diş ve kemik operasyonlarında güvenle kullanılmaktadır. Uzun yıllardır hastalarımızdan duyduğumuz en büyük şikayetler; iğne korkusu, uyuşukluğun verdiği his, cihazlarımızın yarattığı ses ve titreşim olmuştur. Lazer ile yapılan işlemlerde dokuya bir temas olmadığı için ağrı oluşumu klasik yöntemlere göre çok daha azdır ve çoğu zaman anesteziye gerek kalmamaktadır. Aynı zamanda çalışma prensibi olarak son derece sessizdir. Tüm hastalarda yaşanılan bu konforun yanında gebelik dönemi, anestezi alerjisi, kanama problemi, diş hekimi korkusu gibi özel durumu bulunan hastalarda lazer çok büyük kolaylıklar sağlamaktadır.


19/03/2017